15.07.2016

İlçemiz

İLÇEMİZ

 

KELKİT

Tarihçe

Kelkit isminin VII. Yüzyılda yöreye gelip yerleşen Peçenek Türklerinden Kilki Beyden geldiği, Kelkit’in Kilki Beyin çiftliği olarak anıldığı rivayet edilmektedir ki Kelkit ilçe merkezinin diğer bir adı da Çiftlik’tir. Bazı araştırmacılar ise,ilk çağlarda yörede “Kerkit” adında bir halkın yaşadığına dikkat çekmektedirler. Kelkit 13. yüzyılın ortalarından 16. yüzyılın başlarına kadar geçen sürede çeşitli boy, ulus ve devletlerin birbirlerine üstünlük kurma mücadelelerine sahne olmuştur. Bunlardan özellikle Karakoyunlu-Akkoyunlu mücadelesi yörede büyük tahribata yol açmıştır.Osmanlı Padişahı Yavuz Sultan Selim Çaldıran Zaferi (1514) dönüşü Bayburt ve çevresiyle birlikte tamamen Osmanlı topraklarına katmıştır Padişah Safevilere karşı Osmanlıların yanında yer alan Akkoyunlu Feruhşad Bey’e Bayburt ve Kelkit çevresinde geniş iktalar vermiştir. 16. Yüzyıl Tapu Tahrir ve ve Evkaf defterlerinde yapılan incelemelerde Kelkit-Sadak nahiyesinin Bayburt Sancağına bağlı olduğu incelenmiştir. Bölgenin Osmanlı devletinin doğu sınırını oluşturmasından kaynaklanan stretejik önemi ülke sınırlarının genişlemesine paralel olarak 16. yüzyılın sonlarına doğru gittikçe azalmaya başladı. İdari olarak bir süre Diyarbakır eyaletine dahil edilen Kelkit ve çevresi, 1535 yılında yeni kurulan Erzurum Beylerbeyliği’ne bağlandı. Tarihi kayıtlardan bu idari yapının yaklaşık üç yüzyıl sürdüğü anlaşılmaktadır. İlçe XIX. Yüzyıl başlarından itibaren önemli olaylara sahne olmuştur. Bayburt ve Gümüşhane çevresi 1828-1829 Osmanlı-Rus savaşının galibi olan Ruslar tarafından bir süre işgal edilmiş, bu olay yörenin göç vermesine neden olmuştur.1840 tarihide ilçe statüsüne kavuşmuştur. Bu yüzyılda bölgeyi yakından ilgilendiren önemli olaylardan biri de idari yapıda meydana gelen değişikliklerdir. Tanzimat döneminde Osmanlı idari teşkilatında eyalet sisteminden büyük vilayet sistemine geçilmesiyle birlikte (1867) Gümüşhane Trabzon vilayetine bağlı bir sancak merkez merkezi haline gelmiş, ardından Kelkit Kazası Erzincan sancağından alınarak buraya bağlanmıştır (1868). Bu bağlılık fazla uzun sürmemiş; kaza, Doksan üç Harbi’ni (1877-1878) Osmanlı –Rus Savaşı) ardından 1878 yılında yapılan yeni bir düzenleme ile Erzurum Vilayetine bağlı Bayburt sancağına dahil edilmiştir.Son olarak 1888 yılında alınan bir kararla Gümüşhane’ye bağlanmış böylece XIX yüzyıl boyunca Bayburt, Gümüşhane ve Erzincan sancakları arasında yaşanan idari sınır değişikliklerine son nokta konmuştur.Nitekim bu idari statü Cumhuriyet döneminde Gümüşhane’nin il olmasından (1924) sonrada devam etmiştir.I. Dünya savaşı yıllarında Rus işgaline uğrayan ilçe 22 Temmuz 1916’da başlayan bu işgal dönemi, 17 Şubat 1918’de son bulur.

Coğrafi Yapı

Kendi adıyla anılan ovanın üzerinde, Kelkit Çayı’nı oluşturan derelerin birleşim noktasında kurulmuştur. Deniz seviyesinden yüksekliği 1400 metredir. Köse ilçesinin 1988 yılında bir ilçe olarak ayrılmasından sonra, yönetim alanı daralmışsa da Gümüşhane’nin gerek nüfus ve gerekse yüzölçümü itibariyle en büyük ilçesi olma özelliğini kaybetmemiştir. Kelkit’in 6 belediye örgütü,77 pare köyü vardır. İlçenin yüzölçümü 1505 km² olup nüfus yoğunluğu 32’dir. 22 Temmuz 1916 yılında Ruslar tarafından işgal edilen Kelkit,17 Şubat 1918 tarihinde düşman istilasından kurtarılmıştır. Kelkit 1840 tarihinde ilçe olmuştur. Topraklarını doğuda Bayburt, batıda Şiran, kuzeyde Gümüşhane ve Köse, güneyde de Erzincan topraklarının çevrelediği Kelkit, kuzeyde Gümüşhane ve Köse dağlarıyla güneyde uzanan Sipikor,Çimen ve Pöske dağlarının arasında geniş bir vadide kurulmuştur. Kelkit Çayı ve kollarının yanı sıra su kaynaklarının zengin olduğu ilçe,rengarenk çiçekler,kavak ve söğüt ağaçları arasında adeta millî bir park görüntüsüyle bir cazibe merkezi olma yolundadır. İklim : Kelkit ,39.-40.boylamlar ile 40-41.enlemler arasında yer almaktadır. Yazlar sıcak ve az yağışlı,sonbahar ve ilk bahar yağışlı,kışlar ise soğuk yağışlı ve uzundur. Kelkit’in coğrafi açıdan ilginç bir özelliği vardır. Kelkit ilçemiz her ne kadar Karadeniz Bölgesinde yer alıyorsa da,tamamıyla Karadeniz Bölgesiyle değil,genel olarak Doğu Anadolu Bölgesinin coğrafi özellikleriyle örtüşen iklim verileriyle karşımıza çıkmaktadır. Bu görüşü pekiştiren nedenler olarak,Kelkit’in özellikle Gümüşhane’ye nazaran geniş düzlüklerinin (Kelkit ovası,Mormoç ovası gibi) var olması, deniz seviyesine göre en alçak kesiminin dahi 1350 metreyi bulan yüksekliği, yıllık ortalama çok düşük bir yağış miktarının bulunması, yaz kuraklığının etken ve egemen olması, steplerin genişçe yer tutması, arpa, buğday, şekerpancarı ve patates gibi daha çok karasal iklim koşullarında yetişen ürünlerin üretiliyor olması sayılabilir. Dolayısıyla,Gümüşhane’nin güneyinde denize paralel olarak sıralanan ve bazı kesimlerde yüksekliği 2500 metreyi bulan Gümüşhane dağlarının deniz etkisinin Kelkit’e sokulmasını büyük ölçüde engellediğini belirtmemiz gerekir. Kelkit’in deniz seviyesine göre yüksekliği, Türkiye ortalamasının çok üzerindedir. Bu da deniz seviyesine göre sıcaklık farkının 7 derece olmasına neden olmaktadır. Genel nem oranı,Doğu Anadolu Bölgesinden yüksek,Karadeniz bölgesinden ise düşüktür. Su Kaynakları ve Toprak Örtüsü : Kelkit’in her tarafından fışkıran ve yöremizde göze,pınar,pahar gibi isimlerle anılan su kaynakları mevcuttur. Su kaynakları üzerine hayrat yapma eğilimi son yıllarda artmıştır. Kültürümüzün temel yapı taşlarından birisidir gözeler. Kelkit’te göze denince ilk akla gelen Ağababa’yı ve Hacı Cebeci’yi rahmetle anmamız gerekir. Kelkit ve çevresindeki başlıca gözeler,Sıtma Pınarı, Gorden, Korpahar, Eğri Göze, Gülizarın Pınarı, Kara Pınar, Bekir Çavuşun Pınarı, Yardibi, Korgöze, Keşiş Paharı, Üçgözeler, Bülbülyuvası’dır.Kelkit’in Doğankavak, Yeşilova, Deredolu, Kozoğlu, Yeniyol ve Çambaşı köylerinde ise madensuyu kaynakları tespit edilmiştir. Kelkit’in tam ortasından akan Kelkit Çayı,Yeşilırmak’ın en uzun koludur. Toplam uzunluğu 320 km’dir. Kelkit’te toprak örtüsü olarak,alçak kesimlerde kavak,ardıç ve meşe türleri görülürken,yüksek kesimlere çıkıldıkça sarı çam,titrek kavak (dağ kavağı) ve meşe türleri görülür. Step alanlardaki toprak örtüsüyse,yaygın olarak kuşburnu, geven, yabani kekik, sığır kuyruğu, dağ reyhanı ve benzeri yabani bitkilerle kaplıdır. Kelkit birinci derecede deprem bölgesinde yer almaktadır. Doğu Anadolu Fay Hattının bir uzantısı olan Erzincan Kelkit’e sadece 70 km mesafededir. Yakın zamanda 1992 de Erzincan’da meydana gelen depremde Kelkit’te de can kayıpları olmuştur.

Kültürel Özellikler:

İlçe merkezinde, 1 Lise, 1 İmam-Hatip Lisesi ve 1 Çok Programlı Lise ile 5 ilköğretim okulu, 1 Yatılı İlköğretim Bölge Okulu, 1 Pansiyonlu İlköğretim Okulu olmak üzere 10 okul bulunmakta olup, bu okullarda toplam 3.798 öğrenci, İlçemize bağlı köylerimizde ise 41 tane 1-5 sınıflı, 11 tanede 8 sınıflı ilköğretim okulu olup, bu okullarda ise 2.933 öğrenci olmak üzere toplam 6.731 öğrenci okullarımızda öğrenim görmektedir. Toplam 62 okulumuzda eğitim öğretim yapılmakta olup, 327 öğretmen bu okullarda görev yapmaktadır. İlçemizde Halk Eğitim Merkezi Müdürlüğü vardır. Fakat kendisine ait bir hizmet binası yoktur. Gerekli Eğitim ve Öğretim malzemesi yetersizdir. Buna rağmen her yıl çeşitli kurslar açılıp faydalı olmaya çalışılmaktadır. 2002 – 2003 yılında İlçe Merkezi Belde ve Köylerimizde 1 okuma yazma kursu açılmış, 5 vatandaşımıza okuma yazma öğretilmiştir. 6 Zilli Kilim, 13 Makine Nakış, 5 Giyim, 3 El Sanatları Batik Boyama, 1 Trikotaj, 1 Bilgisayar, 1 Kalorifer Ateşçiliği, 2 Üniversiteye Hazırlık ve 9 Halk Oyunları Kursu açılmış, genç kız ve kadınlarımıza bilgi ve beceri kazandırılmıştır. İlçe Merkezinde açılan 1 bilgisayar kursunda değişik yaş ve meslek gruplarından toplam 20 vatandaşımıza bilgisayar kullanabilecek eğitim verilmiştir. Bu çalışmaların sonucu 2002-2003 Eğitim Öğretim Yılında 42 bilgi ve beceri kursu açılmış ve bu kurslarda 843 genç kız ve kadın kursiyerimiz eğitim ve öğretim görmüştür. İlçe Merkezinde ve Ünlüpınar Beldesinde Kültür Bakanlığına bağlı Halk Kütüphaneleri bulunmaktadır. Ayrıca İlçemiz İmam – Hatip Lisesi ile Kelkit Lisesi bünyesinde olmak üzere kütüphaneler bulunmaktadır. İlçemizde futbol ve spor yapabilecek bir Çim Futbol Sahası yapılmış olup, 2004 yılı futbol müsabakaları burada yapılacaktır. Ayrıca Kaymakamlığımızca yaptırılan spor ve sosyal amaçlı tesis bünyesinde halı saha ve sosyal tesisleri bulunmaktadır. İlçemizde yöresel olarak amatör folklor çalışmaları yapılmaktadır. Fakat sistemli bir organizasyondan yoksundur. Mahalli bir kaç türküsü bulunmaktadır. Folklor çalışmaları Halk Eğitim Müdürlüğünce ele alınmış olup, sistemli bir hale getirilmeye çalışılmaktadır. Çevremizde el sanatları olarak kilim, heybe ve seccade gibi kullanım eşyaları Kaymakamlığımız SYDV bünyesinde oluşturulan Kilim Atölyelerinde %100 kök boya, % 100 yünden Kelkit İlçesine mahsus Zilli Kilimler dokunmakta olup, ayrıca ilçe halkından yün eğirme, kendi evinde dokuma işlemleri de yapılmaktadır. Ayrıca çeşitli el işleri ve eşyalar yapılmaktadır.Ayrıca ilçemizde iş adamı Aydın DOĞAN tarafından yaptırılmış ve kendi adını taşıyan bir Meslek Yüksek Okulu mevcut olup, 2003-2004 öğretim döneminde Eğitim ve Öğretime başlamış olup, 29 Kız,61 Erkek Öğrenci olmak üzere toplam 90 öğrencisi mevcuttur.

Ekonomik Yapı:

İlçenin temel geçim kaynakları tarım ve hayvancılıktır. Nüfusun iktisadi faaliyet kollarına göre dağılımına bakıldığında sınai ve ticari faaliyetler gelişmemiş olduğundan tarım sektörünün önemli bir yer tuttuğu ve faal nüfusun %30’unu çiftçilerin oluşturduğu görülür. Toplam 41.077 hektar tarım arazisinin 15.706 hektarında sulu tarım, 25,371 hektarında ise kuru tarım yapılmaktadır. Tarımsal üretiminin büyük bir bölümünü tarla bitkileri (buğday, Şeker pancarı, fasulye, patates vb.) oluşturur. İlçemizde ticaret hayatı yeterince gelişmemiştir. Bunun sebebi ulaşımda karayollarının yetersizliği yanında demir yolunun olmayışı ve dış piyasaya sürülebilecek sanayi ürünlerinin olmayışıdır. Çeşitli tüketim malları Trabzon, Erzincan, Adana ve İstanbul gibi büyük ticaret merkezlerinden temin edilmektedir. Bu bakımdan Kelkit’te ticari hayatı, küçük esnaf karakterindeki işletmecilik olarak tezahür etmektedir. İlçe merkezinde ve Öbektaş Kasabasında haftada 1 gün pazar kurulmaktadır. Bu pazarlarda mahalli ürünler ve gezici esnaflarca getirilen diğer ihtiyaç maddeleri satılmaktadır. İlçemiz de sanayi gelişmemiştir. Sadece Tekel Genel Müdürlüğüne bağlı İlçemizde bir Kibrit Fabrikası bulunmaktadır. Halen bünyesinde 40 Memur ve 78 işçi olmak üzere toplam 118 personel çalışmaktadır. Ayrıca Doğan Holding tarafından yaptırılan bir Organik Tarım Ürünleri Sanayi yapımı devam etmekte olup, 600 başlık süt işletmesi tamamlanmış olup proje kapsamında 600 baş damızlık süt ineği getirilerek projeye başlanılmıştır. Önümüzdeki yıl da 500 başlık besi sığırı işletmeciliği tamamlanacaktır.Organik Tarım Ürünleri A.Ş. bünyesinde 6 Ziraat Mühendisi, 2 Veteriner hekim, 5 İdare Personel, 2 Teknisyen, 6 Güvenlik Görevlisi, 22 Geçici İşçi olmak üzere toplam 45 personel çalışmaktadır. İlçemiz ekonomisinin en önemli kaynağının tarım ve hayvancılık oluşturmaktadır. Tarım ve hayvancılıkla uğraşan çiftçilerimize İlçe Tarım Müdürlüğünce her türlü teknik ve teorik bilgi ile alet – ekipman yardımı yapılmaktadır. İlçemizde yaklaşık 41.077 hektar tarım arazisi mevcuttur. Bu arazinin 14.916 hektarı sulanabilmekte, 26.161 hektarlık alanda ise kuru ziraat yapılmaktadır. Ülkemizin diğer bölgelerinde olduğu gibi İlçemizde de makineli tarım önem kazanmaktadır. Özellikle traktör yoğun biçimde kullanılmaktadır. İlçemizde Şeker Pancarı ekimi, Pancar Bölge Şefliğince düzenli olarak yürütülmektedir, üretilen Şeker Pancarı Erzincan Şeker Fabrikasına gönderilmektedir. İlçemizde geniş ölçüde patates, fasulye, silajlık mısır ve diğer yem bitkileri yoğun biçimde ekimi ve üretimi yapılmaktadır. Yem bitkilerinin ekimi desteklendiği takdirde kaba yem açığı büyük ölçüde karşılanacak bu durum hayvancılığın gelişmesini müspet yönde etkileyecektir. Son yıllarda Özel idare destekli seracılık geliştirme çalışmaları İlçe Tarım Müdürlüğü vasıtasıyla yürütülmektedir. İlçemizde hayvancılık büyük önem arz ettiğinden, hayvanların kaba yem ihtiyacını karşılamak için, yonca, korunga, fiğ ve silajlık mısır üretimine büyük önem verilmektedir.İlçemiz tarımında hayvan yetiştiriciliği geniş ölçüde mera hayvancılığına dönük olmasına rağmen, son yıllarda 5 – 6 aylık kapalı ahır şartlarında besicilikte yapılmaktadır. Bu sebeple bir yandan çayır ve meraların ıslahı yapılırken diğer yandan meraların aşırı otlama sebebiyle dejenere olmasını önlemek için yem bitkileri yetiştiriciliğine büyük önem verilmektedir. Hayvancılıkta üretimin artırılması için hayvan cinsinin ıslahı için suni tohumlamaya ve çiftçi eğitim ve yayım çalışmalarına hız verilmiştir. İlçemizde hayvancılığın ekonomideki yerinin yüksek olması sebebiyle civar il ve ilçelere de örnek teşkil etmektedir. İlçemizde süt inekçiliğine dönük Tarım Bakanlığınca koordine edilen 4 adet kalkınma kooperatifi 1 adet de sulama kooperatifi olmak üzere toplam 5 adet kooperatif bulunmakta, bu kooperatifler ve köylerimizde üretilen sütler Köse ve Şiran İlçelerinde bulunan mandıralarda işlenmektedir. İlçemizde özellikle mera ve ahır besiciliğine yönelik 27. 220 adet büyükbaş 31.100 adet küçükbaş hayvan beslenmektedir yapılmaktadır. Köylerimizdeki su kaynaklarından faydalanılarak 5 adet alabalık işletmesi açılmış ( 85 ton kapasiteli ) ve halen faal olarak çalışmalarını sürdürmektedirler. İlçemizde arıcılık tamamen fenni usûl kovanlarla, 14.500 kovan kapasite ile 580.000 ton bal üretilmektedir. İlçemizde çeşitli kooperatifler vardır. Pancar Ekicileri ve İstihsal Kooperatifi, pancar ziraatını iyileştirmek ve pancar verimini artırmak için ortaklarını gerekli bilgiler ile teçhiz etmek ve gerekli tedbirleri almak için kurulmuştur. 66 köyde 2877 ortağı vardır. Esnaf Kefalet Kooperatifi, Kelkit Küçük Sanayi Kooperatifi, Tarım Kredi Kooperatifiyle tarımsal amaçlı besicilik ve süt inekçiliği gibi kooperatifler de amaçları doğrultusunda faaliyetlerini sürdürmektedirler. İlçemizde T.C. Ziraat Bankası ve Türkiye İş Bankası olmak üzere toplam 2 adet Banka Şubesi bulunmaktadır. İlçemizde Fuar,Sergi ve Panayır yoktur. İlçe merkezinde Cumartesi, Öbektaş Kasabasında ise Cuma günleri kurulan pazarlar vardır. İlçe pazarı oldukça hareketlidir. İlçemizde T.C. Ziraat Bankası ve Türkiye İş Bankası olmak üzere toplam 2 adet Banka Şubesi bulunmaktadır. İlçemizde Fuar,Sergi ve Panayır yoktur. İlçe merkezinde Cumartesi, Öbektaş Kasabasında ise Cuma günleri kurulan pazarlar vardır. İlçe pazarı oldukça hareketlidir.

Sosyal Yapı:

Kelkit İlçesi ve köylerinde konutlar çoğunlukla taş, kerpiç ve briketten yapılmış olup, karkas, toprak ve yığma inşaatlar da görülür. Çatı örtü malzemesi ise toprak ve saçtır. Çatı şekilleri ise sıra ile düz, birleşik ve kubbe şeklindedir. Bunun yanında ilçe merkezi ve bazı köylerde betonarme ve çok katlı modern binaların yapımı hızla ilerlemektedir. Çatı örtüsü için kiremit ve saç kullanılmaktadır. Gerek köylerimizde gerekse İlçe merkezinde konut yapımında bölgenin fiziki şartları göz önünde tutulmaktadır. Bunun sonucu olarak binaların cepheleri dar tutulmuştur. Kelkit ilçesi Gümüşhane İline bağlı olmasına rağmen sosyal yaşantı yönünden daha çok Erzincan İlinin etkisi altında kalmıştır. İlçemizde sinema ve tiyatro kuruluşu yoktur. Devlet Tiyatroları, Özel tiyatrolar ve konser toplulukları zaman zaman gösteri yapmaktadırlar. İlçede 1 Halk Kütüphanesi bulunmaktadır. İlçe merkezinde 2, Gümüşgöze beldesinde 1, Söğütlü beldesinde 2 ve 3 köyümüzde birer olmak üzere toplam 8 spor kulübü faaliyet göstermektedir. Bu spor kulüplerinde genellikle 15-30 yaşları arasındaki gençlerin yararlandığı görülmektedir. Kış aylarında iklimin sert olması ve başka eğlence kaynaklarının olmayışı sebebiyle halk, televizyon başında ve kahvehanelerde vakit geçirir. İlçe merkezinde 37 Kahvehane vardır. İnsanların yaşayışları, giyinişleri, inanışları, ahlaki ve sosyal değer yargıları hep içinde bulundukları kültürel dinamiklere göre şekillenir. Geçmişten geleceğe uzanan hayat yolunda,hep yerelden,evrensele bir akış söz konusudur. Ancak yerel değerleriyle örtüşen insanlar evrenseli anlama ve kavramada iddialı olurlar. Kendi kültürünün sosyal unsurlarıyla mücehhez olarak yetişen insanların çağın karşısında daha “dayanıklı ve yıkılmaz” durdukları aşikardır. Kelkit’in kültürel anlamda müstesna bir yere sahip olduğunu söylemeliyiz. Pek tabi ki büyük ve aziz Türkiye’nin ufak bir parçası olarak, vatan coğrafyasında kanla sulanmış topraklar üzerinde kurulmuş Kelkit ilçemizin gelenek ve görenekleriyle, tarihiyle, inanış ve yaşayışıyla belirgin bir kültürel kimliği vardır. Kelkit kültürü yerel olmasına karşın,bütün yerel kültürler gibi kaynaştırıcı ve pekiştirici özellikleri barındırır. Kelkit’in geçmişinde aydın ve aydınlık insanların önemli gayretleri vardır. Belli bir dönem Halkevlerinin yoğun olarak kültür merkezi olarak dikkat çektiği, haftada bir kültürel etkinliklerin düzenlendiği, sinemasının hıncahınç dolduğu Kelkit, ne yazık ki bütün Türkiye’deki gibi yozlaşma ve kökten kopuştan nasibini almış, moderniteye ( ! ) yenik düşmüştür. Kelkit’in kültürel geçmişinde özellikle babaları öğretmen ve müdür olan (Ziya Bey ) 6 kardeşli Öztürk ailesinin yenilikçi çabaları büyüktür. Bu arada Kelkit’in sosyo-kültürel yapısında özgün fikir ve yaklaşımlarıyla ön plana çıkan Naci Güven, Sabri Savaşeri, Osman Oktay, Şerif Öner, Metin Özdemir, Yaşar Hirik, Nuri Macit, Nurettin Özdemir, İsmail Topuz ve Hüsnü Çelik gibi nice değerli şahsiyeti saymak mümkündür. Kelkit’te müsamerelerin yaygınlaşıp sevilmesinde Sermet ve Erzen Öztürk kardeşlerin ve Yaşar Hirik’in payı çok olmuştur. Son dönem Kelkit’in sosyo-kültürel yapısına çok olumlu akisler veren tiyatro etkinliklerinde ise İbrahim Çelik, Faruk Yerli ve Bünyemin Yalçın gibi isimler aktif gayretler sarf etmişlerdir. Kelkit’te daha 1960 ve 1970 ’ li yıllarda “Rençperler Beşlisi” (Galip Sezer, İbrahim Topuz, İbrahim Çelik, Enver Doğan ve Faruk Yerli’den müteşekkil) adı altında caz müziği yapan bir grubun bulunduğunu yazarsak, Kelkit’in hangi aşamalardan geçerek bu günlere kadar geldiği daha iyi anlaşılır diye düşünüyoruz. Kelkit’in kültürel geçmişinde 60’lı ve 70’li yılların çok büyük bir önemi vardır. Esasen bu yıllarda,Topal Osman, Hababam Sınıfı, Cimri, Koreli Mehmet, Volvo Turizm, Paydos, Aya İniş, Söğütlü Köyü Öğretmeni ve Düşman Yolları Kesti isimli tiyatro oyunları fedakar aydın Kelkitlilerin sayesinde Kelkit’te sahnelenme imkanı bulmuştur. Sinema salonunda sahnelenen oyunlardan Koreli Mehmet isimli tiyatro oyununda Adnan Aktaş, İbrahim Çelik, Ömer Şahin, Refik Yerli, Yaşar Hirik, Habib Ayvazoğlu, Selçuk Giriftinoğlu, Kenan Tuğlu, Faruk Yerli, Halit Aksu, Hüsnü Çelik, Ataç Elalmış rol almış ve bu oyun yıllarca konuşulmuştur. Hele rahmetli İsmail Topuz’un Volvo Turizm isimli yerel oyunda kriko rolünü başarıyla canlandırması ve başarısı Kelkit’in kültürel geçmişinde unutulmaz bir enstantane olarak anılara kazınmıştır. Kelkit bulunduğu coğrafya gereği, Doğu Anadolu Bölgesiyle, Karadeniz Bölgesi arasında tam bir geçiş özelliğine sahiptir. Kültürel anlamda bu iki farklı zenginliği buluşturarak bir köprü vazifesi gören Kelkit kültürü üzerine şimdiye kadar yayınlanmış bir eser ne yazık ki yoktur. Bu konudaki çalışmalar hep lisans bitirme tezi olmaktan öteye gidememiştir. Rahmetle andığımız Sabri Özcan San’ın “Gümüşhane Kültür Araştırmaları ve Yöre Ağızları “ isimli eseri bu açıdan değerini korumakla birlikte, yeterli değildir. Teknoloji çağı karşısında folklorik birikimimiz kaybolup unutulup gitme tehlikesiyle karşı karşıyadır. Gelenek ve göreneklerimiz eski cazibesini kaybetmiş,ağız özelliklerimiz bozulmuş, otantik kültürel değerlerimiz genç kuşaklara aktarılamamıştır. Bu çalışmanın olumsuz seyreden bu süreci engelleyeceği umudunu taşımakla birlikte, yine yeterli olmadığını da itiraf etmek gerekir. TÜRKÜLER : Her kültürün kendine mahsus bir takım sosyal dinamikleri vardır. Belli bir toplum içerisinde yaşayabilme uyumu ve başarısı bu sosyal dinamiklere bağlı olduğundan, kişi, doğumundan ölümüne kadar kendisini çepçevre saran yerel kültür değerleriyle kuşatılmıştır. Bu yerel kültür değerleri; türkülerdir, manilerdir, masallardır, bilmecelerdir, ağıtlardır, dil ve anlatım özellikleridir, efsanelerdir, velhasıl kendimiz kokan her şeydir. Her ulus kendi kültürü yaratırken, kültürünün ayrılmaz bir parçası olan folklorünü de yaratmış, sevinçlerini, üzüntülerini ve acılarını değişik kalıplarda ifade edecek formları da bulmuştur. Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesiyle Karadeniz Bölgesinin Bağlantı noktasında bulunan Kelkit ilçemizin türkülerinde 93 Harbinin ve Rus işgalinin derin izlerini bulmak mümkündür. O acılı yıllardan günümüze gelen süreç içinde insanımız bazen sevinmiş, bazen üzülmüş; üzüntülerini ve sevinçlerini saza, söze dökmüştür. Bölgemiz insanları, geri kalmışlığın kaynağı cehaletle savaşırken, onun getirdiklerine de katlanmak zorunda kalmıştır. Kısacası üzerinde yaşadığımız coğrafya, insanımızın sevme hasretine ayrılık ateşi katmış, bu durdum türkülerimize de yansımıştır.

KELKİT VE YÖRESİ EL SANATLARI:

Gelişen ve değişen dünya düzleminde, tek tip bir dünya vatandaşlığı kavramının artık kaçınılmaz bir şekilde gündemimizi işgal ettiği gerçeği karşısında, yerel nitelikli duyarlılıklarımıza eskisi kadar yaslanamadığımızı, yerel değerlerimize eskisi kadar önem vermediğimizi biliyoruz. Yozlaşan böyle bir yolun takipçisi milletler, her zaman kendi öz benliklerini kaybetmiş, toparlayıcı bir unsur olarak kendi öz benliklerine dönememişlerdir. Kelkit yöremizde el sanatları çok yaygın olmakla beraber, kurumsal bir yapı arzetmediği için, her geçen gün unutulmaya yüz tutmuştur. Çok değil, bundan 20-30 yıl evveline kadar, el sanatlarından geçimini temin eden ailelerin bulunuyor olması el sanatlarının yaygınlığı açısından bizlere bir fikir vermektedir. Her sene çeşitli el sanatlarında Halk Eğitim Merkez Müdürlüğünce açılan kurslar ve sergiler,unutulmaya yüz tutmuş el sanatlarımızı tekrar o eski canlı günlerine döndürmektedir. El sanatlarına karşı duyulan ilgi ve otantik özelliğini koruyan özellikle Zilli Kilime karşı duyulan talep her geçen gün artmaktadır. Bu potansiyeli daha da işlevsel bir hale getirmek için kendi kültürümüze karşı daha duyarlı bir bakış açısı geliştirip yerel kimliğimiz üzerindeki araştırmaların yaygın olması gerekmektedir. DOKUMACILIK (ZİLLİ KİLİM): Zilli Kilimin geçmişi Orta Asya Türklerine kadar dayanmaktadır. Zilli Kelimesi Farsça Kilim demek olan ‘Zilu’ kelimesinden gelmiştir. Bu kelime Türkçe’ye zili veya zilli diye geçmiştir. Eski Türklerde halı, cecim, keçe, şili, zili adlarıyla kullanılmaktaydı. Selçuklu Türklerinin de bu bölge üzerinde zilli kilim dokudukları rivayet edilir. Zilli Kilim dokuyan ve bu adı veren tek yer Kelkit’tir. Başka hiçbir yerde aynı adla bu kilime rastlanmamaktadır.En büyük özelliği, kök boyalarından elde edilen renklerinin solmamasıdır. Tamamen eğirilmiş koyun yününden yapılan ve 40’a yakın desen kullanılarak yapılan Zilli Kilim, ”kemk” denilen tezgahlarda dokunmaktadır. Yaklaşık 6 m² lik bir zilli kilim, 8-10 Kg. yün kullanılarak 3 kişi tarafından ev dışı zamanlarda yaklaşık bir ayda dokunabilmektedir. Gösterişli ve göze hitap edebilmesi için,genellikle parlak renkler (kırmızı ve yeşil) tercih edilir. Zilli Kilim Kelkit’te çok sayıda köyde dokunmaktadır. Üretimini artırıp pazarlama imkanlarını genişletmek maksadıyla Kelkit Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfının bünyesinde Zilli Kilim Dokuma ve Uygulama Merkezi açılmıştır. Çeşitli ebatlarda üretilmezsine rağmen, seccade ve heybe tipleri çok kıymetli ve nadirdir. Zilli Kilim dokumacılığı, heybe, yastık, yolluk, duvar süsleri, nazarlık, isimlik ve seccade olarak çeşitli tiplerde üretilmektedir. Ayrıca eskiden çuval olarak dokunan zilli kilim motifleri, günümüzde sanatsal değere haizdir. Dokumalarda zemin rengi genellikle koyu tercih edilmektedir. Bütün renklerde kök boya ve indigo kullanılmaktadır. Natürel ve pastel renkler isteğe bağlı olarak kullanılmaktadır. Kimyasal boyalar kesinlikle kullanılmamaktadır. Renkler kesinlikle akıtmaz, bozulmaz ve ilk günkü gibi parlaklılığını ve canlılığını muhafaza eder. Zilli kilim ipleri tamamen el eğirmesidir. Kesinlikle fabrika ipi kullanılmaz. Dokumalar tek taraflı olup,tek yüz kullanılır. Motifler kabartmalıdır. Boya olarak kullanılan köklerin tümü doğal bitkilerden elde edilir. Boya olarak kullanılan köklerin bir kısmı çevre il ve ilçelerden,bir kısmı yöremizden temin edilmektedir. Boyalar kaynatılır ve ilave madde olarak şap,limontuzu, saçıkıbrız, kromtartar, pulkostik ve hidrosülfir kullanılır. Boya yapılırken mordanlama, önceden, sonradan ve birlikte olmak üzere üç şekilde yapılır. Yöremizde kullanılan kilim motifleriyse şunlardır: Karalılar büyükler, aynalı perler, elmalar, yaslamlar, eğri zincir, tırmık dişleri, boncuklu gözler, küçük perler, kıvrımlar, tavşan tabanı, koç boynuzu, kurbağacık ve zincir. Yukarıda adı geçen kilimi motiflerini işlemek üzere hazırlanmış olan renkli ipliklerin elde edilişinde kullanılan kökboyalarının isimleri de şunlardır:Lahana (Evelik), sütleyeni (sarı-yeşil), papatya, ada çayı, nar ağacı, nane, soğan (kırmızı), ayva yaprağı (sarı), meşe,mazı (kahverengi-siyah). Kök boya bitkileri ise şunlardır: Böğürtlen, fındık kabuğu, Hayıt, civit otu, incir çiçeği, sığır kuyruğu, kara yemiş, kara lahana, ceviz ağacı, kızamık kökü, kestane, erguvan, selvi dalı, kekik otu, muhabbet çiçeği, asma, muşmula, meyan kökü, mürvet ağacı, eğrelti otu, okaliptüs, ekşi elma, kuşburnu, çalı fundası, hava civa ve çoban üzümü. Kelkit ve yöremizde Kelkit’i geleceğe taşıyacak yerel bir değer olarak gördüğümüz Zilli Kilimin yanı sına dokumacılık olarak, ala kilim, halı, heybe, azık torbası, aşlık çuvalı, palaz, örme ip, sambağı ipi ve hasır dokumacılığında gelişmiştir. Dokumacılıkta yaygın bir başarı göstererek dikkat çeken köylerimiz ise, Kızılcaköy, Çağlar ve Başpınar köylerimizdir. DANTEL VE NAKIŞ İŞLEMECİLİĞİ: İlçemizde genç kızlarımızın el emeği göz nuru olarak işledikleri dantel ve nakış işleri oldukça gelişmiş bir durumdadır. Her genç kızın çeyiz hazırlama devresi içerisinde büyük bir emekle katıldığı bu faaliyetler, bireysel olmasının yanında Halk Eğitim Merkez Müdürlüğünün koordinatörlüğünde aynı zamanda kolektif ve örgütsel olarak da yapılmaktadır. Bu noktada dantel ve nakış işlemeciliği yaparak aile bütçesine küçümsenmeyecek katkılarda bulunan genç kız ve kadınlarımızın sayısı da hayli kabarıktır. Kelkit ve yöremizde yaygın el işi çeşitleri:seccade,baş örtüsü,iğne oyası,boncuk oyası,mekik oyası,pullu oya,yastık kılıfı,sandık örtüsü,yorgan ağzı,masa örtüsü,karyola örtüsü ve mutfak takımı. Yöremizde dokunan her oyaya bir takım mahalli isimler verilmiştir. Şimdi de tel ve boncuk oyalara yöremizde verilen ilginç isimleri yazalım: Subay sırması oyası, kiraz oyası, halga oyası, Zeki Müren dişi oyası, Ecevit burnu oyası, Türkan Şoray kirpiği oyası, düzme oyası, yürek oyası, mercimek oyası, kelebek oyası, örümcek oyası, süpürge oyası, elti çatlatan oyası, limon oyası, hanım oturur bey sallanır oyası,sıçan dişi oyası, Şiran yolu oyası, kuş yüreği oyası,karanfil oyası, böğürtlen oyası, incili küpe oyası, tengo kekülü oyası, elti çatlatan, papatya oyası, taksi tekiri oyası, biber oyası, yarım ay ve hanım oturur bey sallanır oyası… TAŞ İŞLEMECİLİĞİ: Taş işlemeciliği ilçemizde ilk zamanlardan bugünlere camilerin iç dizaynı ve minarelerin yapımında kullanıla gelmişse de, şimdi çok çeşitli alanlarda kendini göstermektedir. Kelkit’te taş işlemeciğini bir meslek olarak sürdüren minare ustalarımız mevcuttur. Taş işlemeciliği köy odalarının süslemesinde de kullanılır. Taş işlemeciliğinde dikkati çeken bölgemiz Öbektaş Beldemizdir.Bu bölgeden çeken taşın bir özelliği olarak yontma taş işlemeciliği gelişmiş ve güzel eserler verilmiştir. Kelkit’te mimari yapının değişmesi,taş işlemeciliğini eski revaçta olduğu günlerden uzaklaştırmışsa da, yukarıda belirtildiği üzere özellikle cami inşaatlarında taş işlemeciliği çok gelişmiştir. Taş işlemeciliği alanında Kılıçtaş ve Başpınar köylerimizden yetişen ustalar bölgemizde ün salmıştır.

Tarihi Satala Şehri GÜN IŞIĞINA ÇIKMAYI BEKLEYEN ANTİK KENT İlçe merkezine 24 km mesafede Sadak köyünde bulunan antik Satala kenti, günümüzde tüm sır ve güzelliğiyle toprak altında bulunduğundan, kendisini gün ışığına çıkaracak kazıyı beklemektedir. Satala’nın eski Roma İmparatorluğu’nun doğudaki en önemli askerî ordugah şehri olduğu ispatlanmıştır. Satala her ne kadar askeri bir yer olsa da, buluntular burada medeniyetin de geliştiğini göstermektedir. Trianus’un (MS 98-118) Kafkas seferi sırasında burada konakladığını biliyoruz. Satala,konsül tarafından gönderilen kişilerce idare edilmekteydi. İmparator Justinyen zamanında Satala’nın önemi daha da arttı. İmparator Heraklios zamanında Pers ve daha sonra İslam akınları sırasında Satala harap edildi. XV.Roma lejyonunun üstlendiği bir yer olan Satala kenti, antik dönemde çok önemli bir merkezdi. Ünlü Bizans tarihçisi Prokopios, Satala’nın artık olmayan surlarının dibinde Perslerle yapılan bir savaştan söz etmiştir. Prokopios’a göre, “Fırat sınırının korunması amacıyla kurulan Satala, sadece stratejik bir amaçla Roma devlet sınırının ileri karakolu olma” görevini yerine getirmiştir. Hitit, Asur, Makedonya, Roma Bizans hâkimiyetinde kalan Satala, bir ara önemini kaybetmiş, ancak Trabzon Komnenosları zamanında tekrar canlanmış ve onların mesire yeri olmuştur. 6.yüzyılda imparator Justinyen zamanında bugün bile görülebilen büyük eserler yaptırılmıştır. Bugün Sadak’ta bulunan harabeler, amfi-tiyatro şeklinde yükselen bir dağın eteğindedir. Kalenin Pers tehlikesine karşı imparator Justinyen tarafından onarıldığını anlıyoruz. Satala’ya ait çeşitli müzelere devredilen eserler: a)İstanbul Arkeoloji Müzesi’ne -Kandil (Toprak) 2 adet -Yüzük taşları -XV.Legio Apollinares’in arması -Kulplu testi -Armalı kemer tokası -Madeni parçalar b)Londra British Museum’da -Bronz Büst Ayrıca Trabzon ve Erzurum Müzelerinde Sadak’tan çıkarılan mezar taşları, mezar stelleri,sütun başlıkları,lahit kapakları sergilenmektedir. SU KEMERİ Önceleri 47 gözlü olan bu su kemerini 1866 yılında Taylor 7 kemeri sağlam kalmış olarak tespit etmiştir. Ancak üzülerek yazalım ki bugün sadece 2 kemer ayağı ayaktadır. BRONZ BÜST Londra British Museum’dadır. Bir zamanlar Tanrıça Artemis ya da Afrodit Kültü diye adlandırılan Aneaitis kültüne aittir. Grek bronz sanatının tek örneği olup M.Ö.4.yüzyıl başlarına ait olduğu tahmin edilmektedir. NİKE KABARTMASI Kabartmada Zafer Tanrıçası Nike,sol elinde palmatle savaş alanında gezinir biçimde anlatılır .Yapıt canlı, ancak kaba üslubuyla olgun arkaik döneme tarihlendirilebilir. MEZAR STELLERİ Sadak Köyünün dışında, Cirit Tepesinde bulunan 32 stel bu alanın kentin nekropolü olduğunu göstermektedir. Bulunan yazıların çoğu Latince’dir. Roma döneminden kalan mezar taşlarının birinde XVI.Lejyon bayraktarı Büyük Covidianus’un karısı Julia Maxia için yaptırıldığı yazılıdır.